21 Ocak 2010 Perşembe

Nereden Nereye Geldik..


Hafif Batı Müziği kategorisinden Türk Pop Müziğine geçişin miladı sanırım Yonca Evcimik’in Abone isimli albümüydü. Abone nin piyasaya çıkışıyla yerli müzik sektörü 90’ların başında canlanıp yerli pop, kasetiyle, klibiyle, konseriyle bir çok kişinin ekmek yediği kendi piyasasını oluşturdu.
Yonca Evcimik’ten hemen sonra Hakan Peker, Bendeniz,Deniz Arcak, Sibel Tüzün, Aşkın Nur Yengi, Ufuk Yıldırım, Sertab Erener, Ferda Anıl Yarkın,Demet Sağıroğlu,İzel gibi isimler peşpeşe sektöre girdi.
O zamanlar bir kaset 100bin satıyorsa başarısızdı.. 300bin satış ortalama 500bin başarı, 1milyon satış rakamı üstün başarıydı.
Kaset kapak fotosu nasıl olacak, ilk klip hangi şarkıya çekilecek, toplam kaç klip çekilecek gibi tatlı telaşlar olurdu..
Kasetçilerden (o zamanlar büyük müzik marketleri yoktu) sevdiğimiz şarkıcının kasetini ilk aldığımızda kasetin üzerindeki jelatini büyük bir sevinçle yırtar hemen kaset fotoğraflarına bakardık. Kaseti kasetçalara veya walkmanlere koyar elimizde kaset kartoneti, şarkı sözlerini okuya okuya tüm şarkıları ezberlerdik.
95 lere gelindiğinde CD ler yaygınlaşmaya başladı. Sektör yine hareketliydi..
Müzik programları ekranlarda yaygındı ve çekilen klipler, albüm satışları hala müzikseverler için önemliydi.
Yerli müzik piyasası 2000 li yılların başına kadar canlılığını korudu. 2000 li yıllara gelindiğinde korsan yayın müzik sektörüne büyük darbe vurdu. İnsanlar bir adet orjinal CD fiyatına 6-7 tane korsan CD alabildiklerini keşfedince emeği hiçe sayarak korsana yöneldi ve albüm satışları ciddi şekilde düştü. İnternetin yaygınlaşması ve sadece bir tık ile albümlerin internetten indirilmesi darbeyi bu sefer korsancılara vurdu! Her şekilde olan müzik sektörüne emeğinin karşılığını alamayan sanatçılara, prodüktörlere , müzik sektöründen ekmek yiyen herkese oldu.
Yıl 2010.. ve sektör ciddi olarak can çekişmekte.. En ünlü, en başarılı şarkıcıların bile albüm satışları 75binlerde seyretmekte..hatta günümüz için 75bin satış bile büyük bir başarı!
Vaziyeti göz önüne sermek, nerelerden nerelere geldiğimizi bir de kendi dilimden ifade etmek istedim..Acı bir şekilde..

15 Ocak 2010 Cuma

Oslo'ya Manga Gidiyor !


Eurovizyon deyince nedense aklıma hep çocukluğum gelir. 80 li yılların sonunda her yıl mayıs ayında yapılan bu yarışmanın olduğu akşam nerdeyse bütün evlerde TRT-1 izlenirdi. Gerçi o dönemde izlenecek çok da fazla alternatif yoktu ama yine de Eurovizyon insanlar ve ülkemiz için önem arzetmekteydi. Hepimizin elinde kağıt kalem en beğendiğimiz ülkelere puanlar verip sonuçlarla karşılaştırırdık.

90’lı yılların başında üstüste aldığımız kötü dereceler, 97 yılındaki Şebnem Paker, Dinle ile aldığımız 3. lüğe rağmen ülkemizin Eurovizyon’a olan eski ilgisini geri getirmedi. Ta ki 2003’e kadar. 2003 yılında TRT, 2 radikal karar aldı. Bu kararlardan ilki Eurovizyon şarkı yarışmasına Türk halkı tarafından başarıları kabul görmüş bir isme , Sertab Erener’e, direkt olarak teklif götürdü. Teklifi kabul eden Sertab ve TRT seçtikleri şarkı olan “Everway That I Can” ile ikinci radikal karara imza attılar. Türkiye, Eurovizyon tarihinde ilk defa tamamı ingilizce bir şarkıyla yarıştı. Sözkonusu isim Sertab Erener olunca beklentiler haliyle yükseldi ve Eurovizyon ülkemiz gündemine tekrar yerleşmiş oldu. İyi bir düzenleme, ilginç bir kareografiyle birlikte Sertab ve ekibi ülkemize ilk defa Eurovizyon şampiyonluğunu getirdi. Sonraki yıllarda Sertab ile birlikte diğer ülkelerin de yarışmaya yolladığı şarkılar değişti, daha dinamik ve hareketli şarkılar ilginç kareografilerle birlikte yarışmaya katıldı.
Takip eden yıllarda Türkiye, sırasıyla Athena, Gülseren, Sibel Tüzün, Kenan Doğulu, Mor ve Ötesi ve Hadise yarıştı. Hala hangi amaçla ve hangi akla hizmet seçildiğini anlayamadığım Gülseren i saymazsak TRT olabildiğince iyi isimler seçmişti Eurovizyon için. Ama her iyi isim bir Eurovizyon başarısı anlamına tabiki gelmemekte. Başarı da sesten ve kaliteden daha çok şarkının da etkisi çok büyük.

2010 yılı için TRT maalesef Mor ve Ötesinde düştüğü hataya tekrar düştü ve bu seneki yarışma için grubun MTV başarısının etkisinde kalarak Manga’yı seçti. Halbuki MTV konseptiyle Eurovizyonki apayrı.. Manga kötü bir grup mu? Hayır, tam aksine çok başarılı bir grup. Ama Eurovizyon için hatalı bir seçim! Zaten politik oyların yine yerlerini bulacağı bu yıl ki yarışmada, çok çok akılda kalıcı ingilizce bir şarkı yapmadıkları takdirde maalesef Manga’ya ilk 5’te şans tanımıyorum. Benim bu yılki favorim Murat Boz’du. TRT Murat Boz’u yarışma için seçseydi, Murat fiziğiyle, sesiyle, zilli-davullu hareketli bir İngilizce şarkıyla o gece Oslo’yu sallardı ve tüm Avrupa’dan oyları toplardı.

Manga’nın şarkısı dikkat çekici , etkileyici ve müzikal altyapısı sağlam bir şarkı olmadıkta Mayıs ayında Oslo’da alacağı başarı , Mor ve Ötesi'nin aldığı dereceden daha iyi bir sonuç getiremeycektir ülkemize.. Umarım yanılırım..

9 Ocak 2010 Cumartesi

SERTAB


Tam 10 yaşındayım "Sakin Ol" u elime aldığımda.. O yaşımda bilemiyordum "Yalnızlık Senfonisi" nin etkisini, "Aldırma Deli Gönlüm" ün sitemini ve kararlılığını.. "Vurulduk" u dinlerken bilemiyordum ince ince vurulmanın ne demek olduğunu.. "Sakin Ol" a , "Ateşle Barut"'a ve "O Ye" e bayılıyordum o ayrı.. Ama şunu çok iyi biliyordum ki o 10 yaşında halimle, dinlediğim ses harika bir sesti, dinlediğim ses Türkiye'nin ileride gururu olacak bir sesti.. Derken 1994 kışında "La'l" geldi.. 94 kışı çok soğuktu ama Sertab bizi o kışta sesiyle ve şarkılarıyla derinden ısıtıyordu. Bir çok kült vardı bu albümde.. "Sevdam Ağlıyor", "Gel Barışalım Artık", "La'l", "Rüya", "Masal".. Aradan zaman geçti, hastalıklar geçti, ayrılıklar geçti... Ben büyüdüm..Sertab büyüdü..Sertab, Sertab gibi oldu ben ise daha bir Sertab gibi...1997 yazında piyasadaydı "Sertab Gibi" albümü.. Sertab yönünü ve gücünü bulmuştu, ben ise ergenlik çağındaydım ve yönümü arıyordum. Bu albümün benim o dönemime gelmesi sanki tesadüf değildi.. "Aslolan Aşktır" ile aşkı, "İncelikler Yüzünden" ile incinmeyi, "Yara" ile yaralanmayı, "Dağ Gibi" ile de her şeye rağmen dağ gibi, taş gibi olabilmeyi öğrendim. 1999 baharında Sertab, kendi adını taşıyan albümünü çıkardı. Sertabın konserlerinde, programlarında defaten söylediği hit şarkılar yoğunluklu olarak bu albümdeydi.. "Vur Yüreğim", "Aşk", "Zor Kadın", "Yanarım", "Yolun Başı"..
2001 yazında belki de en çok hit olan şarkısı "Kumsalda" nın içinde yer aldığı sanki daha ticari olarak hazırlanmış "Turuncu" albümünü çıkardı Sertab. Sezen Aksu imzalı "Unutursun" u da içeriyordu bu albüm..Ayrıca "Güle Güle Şekerim" i, "Hani Kimi Zaman"ı.. 6. solo albümü için araya 4 yıl koydu Sertab.. Tabi albüm aralarına single çalışmaları, eurovizyon süreci girdi. 2005 yılının baharında "Aşk Ölmez" i piyasaya sürdü. Bu albüm aynı zamanda Sertab'ın son Türkçe solo albümüydü ve hiç bir ticari öge taşımıyordu. Sessiz sakin bir çıkış yaptı.. Ama çok sevildi ve dinlendi..Sertab da dinlendi o günden bugüne.. Yurtdışı çalışmaları yaptı, eski şarkılarının yeni coverlarını yaptı.. Boş durmadı, üretti, ürettiklerinden yeni bir şeyler üretti ama hep üretti.. Ve hep çalışmalarıyla gündemde olmayı başardı. 2009 yazında "Bu Böyle" isimli single çalışmasıyla yaza damgasını vurdu. Albümlerin eskisi gibi satmadığı, insanların albümlere artık eskisi gibi değer vermediği bir dönemde belki de Sertab en iyisini yapıyordu.. Şarkı çok sevildi, şarkı çok dinlendi.. Soner Sarıkabadayı bu şarkısıyla ününe ün ekledi ve 2009 Aralık ayında yepyeni bir single çalışmasına daha beraberce imza attı Sertab - Soner ikilisi.."Açık Adresi" i bizlerle buluşturdular.. Şarkı o kadar güzeldi ki dinleyen herkes resmen bayıldı.. Klip o kadar ustalıkla çekilmişti ki insanlar hem şarkıya hem Sertab a bir kez daha hayran kaldılar.. Sertab aynı zamanda albümün tanıtım çalışmalarını da öyle bir ustalıkla götürdü ki single ve albüm büyük kitlelere ulaştı..
2010 yılında bizi yeni bir Sertab albümü beklemekte, aynı zamanda Sertab konserleri.. Kendisini sürekli yenileyen, geliştiren Sertab,konserlerinin yanısıra biz dinleyicileriyle internet ortamında da haberleşebilmekte.. Belki de budur Sertab'ı Sertab yapan, bizden yapan.. Sertab, takipçiniz !

Etiketler: